“Sadece Diktatör” oyununu yasaklayan kim mi?

Kadıköy Tiyatrolar Platformu “Sadece Diktatör” oyununun yasaklanmasını protesto için herkese çağrı yapmıştı.  Bugün saat 20.30’da Datça ilçemizin Datça ve Betçe yakalarında Datça Kültür Sanat Dayanışması’nın çağrısıyla toplanan yurttaşlar, oyunun metnini sırayla okudular, böylece diktatörün kimliğinin de su yüzüne çıkmasına katkıda bulundular.

Aşağıda okunan oyun metninden bir kaç pasaj okuyucunun da fikir sahibi olmasına yeterli gözüküyor.

“Ailem orta gelirli bile değil. Şehrin fakir fukarasının bol olduğu bir semtte yaşıyoruz. Ben kendimi bildim bileli öyle… Dünya büyükse bile bize büyük değil… Bizim dünyamız şuradan şuraya. (Bir an şaşkınlıkla, etrafına bakıyor gibi.) Tüm semti doldururum biliyor musun ben bu saraya… (Hesap eder gibi.) Sığar hepsi. (Kendi kendine gülüp kafa sallayarak. Bir süre.) Neyse, çıkmaya korkuyoruz mahalleden dışarı. O zamanlar öyle. Bir yere gidiyoruz, bir akraba ziyaretine mesela, sonra babamızın dibi, anamızın eteğinde koştura koştura eve dönüyoruz. Ben anca politikaya atılınca, işte o zaman, farklı farklı insanlarla bir araya gelmeye başladım. Yani farklı dediysem o kadar da farklı değil tabii. Mahallenin insanı dışında insanlarla… Ondan önce tanıdıklar belli, yürüdüğün yol belli. Hep aynı çevre. Bir gün, hiç unutmuyorum bu alışveriş merkezleri yeni yeni yapılıyor o zaman, büyük bir otele konuğuz, partinin gençleri olarak parti başkanımızın verdiği bir yemeğe katılacağız. Cebimde para yok. Tek bir otobüs biletim var, otele gitmeye çalışıyorum. Otobüs biraz uzak bir yerden geçiyor. Bindim, indim, neyse gerisini yürüyeceğim.”
“Ben basit şeyler istiyorum hayattan. Ölçülebilir şeyler. Bu hayatta karşılığı olan dokunulabilir şeyler istiyorum. Cirolar, arabalar, saraylar, böyle şeyler işte, bunlar kudret verir. Tadılabilir şeyler istiyorum, mesela kan. (Bir hezeyan halinde.) Benim için ölebilecek insanlar, bir kurban gibi benim için kendini korkmadan feda edebilecek insanlar istiyorum. (Neredeyse cinsel bir haz duyuyor gibi, gözleri dönerek.) Adanmanın en yüksek hali değil mi bu? Bana adanmanı istiyorum veya karşımdaysan yok olup gitmeni. Kitabi bilgilerin var, hayat tecrüben yok. Alttan gelen bir adamın ne kadar hazırlıklı olduğunu, hayatın gerçeklerinin ne kadar farkında olduğunu anlamıyorsun, öfkeyi sözcüklerle tatmin etmeye çalışmasını da. Büyülü sözcükler. İman gibi mesela, vatan gibi…”
“ense dünyayı avucumun içine almış gibi hissederim kendimi. Parmağımı koyduğum yere adamlarımı sevkedebilirim… (Bir oyuncak asker kaldırır havaya.)Onlar benim adamlarım. (Arkasındaki koltuğa bırakır kendini, biraz yorulmuş gibidir.) Yine de insanlar sorun çıkarır. (Eliyle pencereyi işaret ederek. Sonra kâğıtları göstererek.) Onun için bunca nota, bunca yasağa, yasaya, yasaya, yasaya ihtiyacım var. (Elleriyle kâğıtları karıştırarak, son derece gergin.) İçlerinde neler yok ki… Hepsini planladım… (Kaldırdığı kâğıtların altından bir sigara paketi düşer. Seyirciye bakar, paketi alır.) Geçen gün kaptım birinin üst cebinden. Gelmiş”